Detoks Nedir? Ne Değildir?

Vücudumuzda her gün normal metabolik faaliyetler sonrası çeşitli toksinler meydana gelmektedir. Detoks için ilk yapılması gereken rafine şeker, beyaz un ve früktozdan zengin meşrubatlardan uzak durmaktır. Bu normal süreç dışında toksinlerle dolu bir dünyada yaşadığımızı bilmeliyiz. Aldığımız hava, içtiğimiz su, tükettiğimiz besinler, içinde çalıştığımız ve barındığımız binalar, giydiğimiz kıyafetler, kullandığımız kişisel bakım ürünleri pek çok toksik madde içermektedir. Bu toksik maddelerin kanserojen oldukları, vücut metabolizmasını bozdukları, kalp ve damar hastalıklarına, karaciğer ve böbrek gibi organ hasarlarına, demansa neden oldukları bilinmektedir.  Gıda ve hayvancılık sektöründe doğal ortamdan uzaklaştırılmış kaynaklardan elde edilen işlenmiş, rafine edilmiş, paketlenip ambalajlanmış besinler, tatlandırıcılar, katkı maddeleri toksik yükü arttırmaktadır. Su kaynaklarını dezenfekte etmek için sulara ilave edilen klorin, florid, arsenik ve alüminyum gibi bileşikler yanı sıra su kaynaklarına tarım alanlarından, insan ve hayvan atıklarından bulaşan nitrit ve nitrat gibi bileşikler ve diğer pek çok toksin doğal yaşamı ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Kişisel bakım ürünleri olarak kullanılan makyaj malzemeleri, kremler, nemlendiriciler, parfümler, tıraş losyonları, spreyler pek çok toksik karakterde kimyasalı içermektedir.

Detoks, toksin yükünden arınmayı sağlamaya çalışan bir süreçtir. Vücuttaki karaciğer, böbrek, barsaklar, cilt, akciğer ve lenf sistemi bu süreçte aktif olarak rol almaktadır. Böbrekler ve cilde açılan ter bezleri ile suda eriyen toksinler atılmaya çalışılır. Bol su içmek ve terlemek bu açıdan önemlidir. Fiziksel aktivite ve egzersiz yolu ile hem terleyerek hem de lenfatik kanalları harekete geçirerek toksinlerden kurtulmaya çalışmak önemlidir. Vücudumuzda 5 litre kadar kan, 10 litre kadar lenf sıvısı vardır. Lenf sistemi hücre dışındaki toksinleri ve diğer ürünleri toplayarak detoks sürecine katkı sağlamaktadır.

En önemli detoks organlarından biri karaciğerdir. Her an vücuttaki toplam kanın %25’i karaciğerden süzülerek temizlenmeye çalışılmaktadır. Karaciğer pek çok enzim üreterek bu toksinleri zararsız hale getirmeye çalışmaktadır. Bu enzimlerin üretilebilmesi için dengeli ve çeşitli bir beslenmeye, birçok yardımcı besin maddesine ihtiyaç vardır. Detoks işlemleri sırasında karaciğer ve vücuda en fazla yardımcı olan maddeler A, C, E vitaminleri, antioksidanlar, karotenoidler, koenzim Q10, çinko, selenyum, bakır, manganez, glutatyon, N-asetil sistein, alfa lipoik asit gibi bileşiklerdir. Yeşil, sarı, mavi, mor, turuncu, kırmızı renkli sebze ve meyveler bu tür bileşikler açısından zengin besinlerdir. Antikanserojen ve detoksa yardımcı özelliği olan doğal ortamda, doğal süreçlerle yetiştirilmiş sebze ve meyveler sağlık açısından son derece yararlıdır. Sebze ve meyveler aynı zamanda lif, probiyotik ve prebiyotiklerden  zengin gıdalar oldukları için barsaklar yolu ile de toksinlerin atılmasında katkı sağlarlar.

Egzersiz ve terleme dışında mümkün olabildiği koşullarda saunadan yararlanmak faydalıdır. Saunada sıcak etkisi ile açılan ter ve yağ bezleri ile suda ve yağda eriyen toksinlerden kurtulmak mümkündür. Özellikle yağda eriyen cıva gibi ağır metaller, kanserojen olan dioksin ve PCP gibi toksinlerde bu şekilde kurtulmaya çalışmak mümkündür.

Toksin kaynaklarından uzak durmaya çalışmalıyız. Bu mümkün değil ise, yeterli su içmek, meyve ve sebze gibi doğal besinler tüketmek, egzersiz, sauna detoks sürecinde bize yardımcı olacak unsurlardır. Bazı günler oruç tutmak, gündüz saat 18’den sonra hiçbir şey yememekte vücudun dinlenmesi ve toksinlerden kurtulmak için etkili bir yöntemdir. Özellikle erkeklerin 2 ayda bir 1 ünite kan vermeleri toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olacaktır.

Piyasada detoks yapıcı özellikleri ileri sürülerek pazarlanan birçok katı ve sıvı madde bulunmaktadır. Ne olduğu bilinmeyen bu tür maddelerden uzak durmak sağlık ve ekonomik açıdan yerinde olacaktır. Detoks mucizevi ve sihirli bir yöntem değil, akılcı bir süreçtir.