Sağlığımızın Sigortaları: Probiyotikler ve Prebiyotikler

Vücut derisi, ağız içi, ince ve kalın barsaklar ve vajen gibi bölgelerde sürekli olarak yerleşmiş 100 trilyon kadar sayıda mikroorganizma vardır. Bu mikroorganizmalar bakteri, mantar ve protozoalardır ve yaklaşık 500 farklı türden oluşurlar. İnsan vücudundaki trilyonlarca hücreden yalnızca onda bir kadarı insan dokusuna aittir. Erişkin bir insanda 100 trilyon kadar sayıda mikroorganizma vardır. İnsan dokularını oluşturan hücre sayısı ise 10 trilyon kadardır. Bu açıdan bakıldığında mikroorganizma sayısının, insan hücrelerinden yaklaşık 10 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. İnsan vücudu %10 kendi hücrelerinden %90 ise mikroorganizmalardan oluşmuş kompleks yapıdır. Probiyotik kelimesi yararlı bakterilerin genel adını yansıtmaktadır. Sağlıklı kişilerde yararlı mikroorganizmaların (probiyotik) sayısı fazladır ve zararlı mikroorganizmalar kontrol altında tutulur. Konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Osman Erk’in görüşlerini aldık.

SORU 1: Probiyotik ve prebiyotik nedir?

Pro destek, biyotik ise yaşam demektedir. Probiyotik belirli mikroorganizmaları içeren yiyecek, içecek ve katkı maddesidir, bir ortamın mikrobiyal florasını değiştirerek yararlı etkiler ortaya koyar. Probiyotikler ağız yoluyla vücuda alınan; kalın barsağa canlı olarak ulaşan, mide asidinden ve safradan etkilenmeyen, oksijensiz ortamda yaşayan dost laktik asit bakterileridir. Probiyotik ve prebiyotik bir bütünün parçaları olan kavramlardır. Her ikisi birlikte simbiyotik olarak adlandırılır. Probiyotik bakteriler zararlı bakterilerin etkilerini engelleyen, çoğalmalarını frenleyen, barsak sağlığı ve genel olarak vücut sağlığı için olumlu etkileri olan mikroorganizmalardır.

Prebiyotikler ise probiyotik bakterilerin canlı ve zinde kalmaları için gerekli olan sindirilemeyen karbonhidrat türü gıda bileşikleridir. Prebiyotikler lif, oligosakkarid ve polisakkarid gibi gıda bileşikleridir ve probiyotikler için besin işlevi görürler.

SORU 2: Barsaklarda zararlı bakterilerin fazlalığı ne anlama gelir?

Kötü bakterilerin iyi bakterilerden fazla olması vücut dengesini değiştirir. Zararlı bakterilerin sayı ve virulansının artması vücudun hasta olması anlamına gelir. Bu bakterileri çeşitli toksin ve zehirli maddeler salgılar. Bu zararlı bileşiklerin vücuda geçmesiyle koroner kalp hastalığı, şeker hastalığı, kanser, romatizmal hastalıklar, alerjik hastalıklar gibi hastalıkların ortaya çıktığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu zararlı bakteri ürünlerinin obezite, hipertansiyon gibi hastalıklara yol açtığı, cinsel fonksiyonları olumsuz etkilediği giderek daha fazla bildirilmektedir. Barsak bakterileri konusu bilimsel araştırmaların önde gelen konusu olaya devam etmektedir. Sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürmenin sırlarının bu konudaki bilimsel çalışmalarla ortaya konacağı tezi giderek önem kazanmaktadır. İnsan yediği kadardır veya “yediklerinden ibarettir” sözü bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır.

SORU 3: Probiyotiklerin sağlık açısından önemi nedir?

Probiyotiklerin düzenli kullanılmasıyla insan sağlığı olumlu etkilenir. 1912 yılında Rus bilim insanı Metchnikoff; peynir, yoğurt, kefir gibi süt ürünlerinde bulunan laktik asit yapıcı dost mikroorganizmaların barsakta bulunan diğer zararlı mikroorganizmaların olumsuz etkilerini ortadan kaldıracağını bilimsel olarak kanıtladı ve bu buluş kendisine Nobel Tıp Ödülü’nü kazandırdı. Bulgaristan ve Kafkasya’da yaşayan insanların uzun ve sağlıklı yaşamlarının sırrı probiyotiklerle açıklanmış oldu. Bu tür yiyeceklerin sürekli kullanılması barsak sağlığına ve insan sağlığına olumlu etkilere yol açar.

SORU 4: Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde ve alerjik hastalıklarda probiyotiklerin rolü nedir?

Probiyotikler dış ortamdan gelen veya sindirim faaliyetleri esnasında ortaya çıkan toksik maddelerin ve iyi sindirilmemiş gıda maddelerinin kana geçmesini engelleyen koruyucu bir tabaka oluştururlar. Probiyotiklerin barsak mukozası üzerinde oluşturduğu bu koruyucu tabakanın ortadan kalkması, zararlı mikroorganizmaların barsakta çoğalması ile barsak geçirgenliği artar. Nötralize edilemeyen toksik maddeler, yeterli şekilde sindirilememiş gıda maddeleri geçirgenliği artan bu barsak mukozasından kan dolaşımına geçer. Bu geçiş barsak mukozasında ve vücutta bulunan bağışıklık sistemi hücrelerini uyararak çeşitli reaksiyonlara yol açar. Vücuda giren bu yabancı protein bileşiklerinin bir kısmı vücudunun kendi yapısal proteinlerine çok benzediği için, bağışıklık sistemi kendi protein yapıları ile dışardan gelen bu yabancı proteinler arasında ayrım yapamaz. Yabancı proteinlere karşı vücudun geliştirdiği bağışıklık yanıtı kendi yapıtaşlarına yönelir ve sonuçta alerjik hastalıklar ve otoimmün denilen hastalıklara zemin hazırlanmış olur.

SORU 5: Probiyotiklerin görevleri nelerdir?

Probiyotikler protein, yağ ve karbonhidratlara yönelik değişik sindirim enzimleri üretirler. Bu enzimler proteinlerin yapıtaşları olan aminoasitlere kadar indirgenmesine yardımcı olur ve düzenli bir aminoasit emilimi gerçekleştirilmiş olur. Sindirilmesi oldukça güç olan liflerin, oligo ve disakkaridlerin kalın barsaktaki probiyotikler (dost bakteriler) tarafından sindirilmesi ile oluşan kısa zincirli yağ asitleri (lipoik asit, asetat, propiyonat, bütirat) zararlı bakterilerin üremesine engel olur ve kolon hücrelerinin sağlıklı olmasını sağlar. Kısa zincirli yağ asitleri barsak hücreleri üzerinde koruyucu etkiye sahiptir. Barsak hücreleri için enerji kaynağı olan bu bileşikler, mukus salgısını arttırır ve anti kanserojen etkilidir.

SORU 6: Probiyotiklerin görevleri nelerdir?

  1. Barsaklar ve vücudun toksin ve infeksiyon etkenlerinden korunması
  2. Gıdaların sindirilmesi
  3. Vitamin (B ve K vitaminleri) sentezi
  4. Alerjik ve otoimmün hastalıklardan korunma (Tip I diyabet, Hashimoto tiroiditi, romatoid artrit, astım gibi)
  5. Antioksidan ve antikanserojen bileşiklerin sentezi
  6. Kolesterol ve safra asitlerinin emiliminin engellemesi
  7. İshal ve antibiyotik ishali tedavisi
  8. İdrar yolu ve genital infeksiyonların tedavisi
  9. Kronik iltihabi barsak hastalıklarının önlenmesi
  10. Obeziteyi önleyen bileşiklerin sentezi

SORU 7: Probiyotik gıdalar nelerdir?

Turşu, yoğurt, süzme peynir, boza, kefir, salamura yiyecekler, lahana turşusu, şarap ve bira mayası probiyotik içeren doğal gıdalardır. Bu gıdalar dışında probiyotikler kapsül, tablet ve toz halinde alınabilir. Piyasada satılan probiyotik ürünler için yasal bir düzenleme söz konusu değildir. Etkili probiyotik takviyesi için porsiyonda bir milyardan fazla canlı mikroorganizma olması gerekmektedir. Probiyotik ürünlerin etiketlerinde yazılan bakteri cinsi ve bakteri sayısının ürün içinde var olup olmadığı belirsizdir. Hangi cins ve ne kadar probiyotik bakterinin kimde nasıl etki göstereceği konusu tartışmalıdır. Bütün bu çekincelere rağmen probiyotik ürünlerin yararlı olduğu konusunda görüş birliği vardır. Pastörizasyon işlemi gıdalardaki (süt, meyve suyu, yoğurt) probiyotik bakterileri büyük ölçüde ortadan kaldırır, bu tür gıdaların probiyotik etkisi sınırlıdır. Meyve suları, bebek mamaları ve süt ürünlerine giderek daha fazla oranda probiyotik eklenmektedir.

SORU 8: Normal, sağlıklı bir barsak florası için normal doğumun önemi nedir?

Anne sütü en iyi probiyotik üründür. Anne karnında bulunan bebeğin barsaklarında ve cildinde herhangi bir probiyotik bakteri bulunmaz. Doğum süreci esnasında annenin doğum kanalından geçişi sırasında ortamda var olan probiyotik bakteriler bebeğin cildine yerleşir. Anne sütünün verilmesi sonrası ile bebeğin barsaklarında anne sütünde var olan probiyotik bakterilerin yerleşmesi süreci başlar. Doğum esnasında annenin probiyotik mikroflorasının sağlıklı olması son derece önemlidir. Normal doğum yerine sezaryen doğumun tercih edilmesi bebekte sağlıklı bir mikroflora oluşmasına engel teşkil eder. Sezaryen doğum ile hastane ortamında var olan mikrobiyal flora cilde yerleşmiş olur.